Bir Eğitimcinin Gözünden: Öğrenmenin Gücü ve “Dünyanın En Büyük Günahı” Üzerine Düşünmek
Sınıfta öğrencilerimin gözlerindeki merakı gördüğümde hep aynı şeyi düşünürüm: insanın en büyük armağanı, öğrenme yeteneğidir. Öğrenmek, yalnızca bilgi edinmek değil; değişmek, dönüşmek ve yeniden doğmaktır. Eğitimci olarak yıllar içinde fark ettim ki, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı çağımızda bile asıl mesele öğrenmeyi öğrenmektir. Ve belki de tam bu noktada sorulması gereken büyük bir soru vardır: Dünyanın en büyük günahı nedir?
Bu soruya dinî, ahlaki ya da felsefi cevaplar verilebilir. Ancak bir eğitimci gözüyle bakıldığında, bu sorunun cevabı çok daha derin ve dönüştürücüdür. Çünkü “günah”, sadece kötülük yapmak değil; bazen bilerek öğrenmemek, potansiyelini kullanmamak, değişimi reddetmektir.
Öğrenme Kuramları Işığında: Cehalet ve Bilinçli Körlük
Öğrenme psikolojisi bize gösterir ki, insanlar doğuştan meraklıdır. Piaget’ye göre öğrenme, bireyin çevresiyle etkileşimiyle başlar; Vygotsky’ye göre ise sosyal etkileşim öğrenmenin merkezindedir. Yani öğrenmek, insanın doğasında vardır. Fakat tarih boyunca insanlık, kendi öğrenme potansiyelinden korktuğunda en büyük hataları işlemiştir.
Bir eğitimci olarak bunu şöyle özetleyebilirim: Dünyanın en büyük günahı, öğrenmeyi reddetmektir.
Çünkü öğrenmeyi reddetmek, bilerek karanlıkta kalmaktır. Bu, sadece bireysel değil; toplumsal bir felakettir. Bilgiye sırt çevirmek, önyargıların, korkuların ve dogmaların kök salmasına izin vermektir. Cehalet, kendiliğinden değil; bilinçli olarak beslendiğinde en yıkıcı hale gelir.
Pedagojik Açıdan Günahın Anatomisi
Pedagoji, yalnızca öğretme sanatı değildir; aynı zamanda insanın öğrenme direncini çözme bilimidir. Bir öğrencinin “bilmiyorum” demesi bir eksiklik değil, bir başlangıçtır. Ancak “öğrenmek istemiyorum” dediği an, pedagojik süreçte bir kırılma yaşanır.
Bu nedenle öğrenmeme tercihi, pedagojik açıdan en büyük günahlardan biridir. Çünkü bu tercih, öğrenme döngüsünü bozar; bireyin gelişimini durdurur. Öğrenciler, kendi potansiyellerini görmediklerinde sadece kendilerine değil, içinde yaşadıkları topluma da zarar verirler.
Toplumsal Boyut: Bilginin Paylaşılmaması ve Sessiz Cehalet
Tarih boyunca toplumları yıkan şey, bilgi eksikliği değil, bilginin saklanması olmuştur. Dünyanın en büyük günahı bazen öğrenmemek değil, öğrendiğini paylaşmamaktır. Çünkü bilgi paylaşıldıkça çoğalır, saklandıkça ölür.
Bir eğitim sistemi düşünün; öğrenciler yalnızca sınav geçmek için öğreniyor, merak duygusu körelmiş, sorgulama yerine ezber hâkim. İşte bu ortamda en büyük günah, “öğrenmeyi bir zorunluluk olarak görmek”tir. Oysa öğrenme bir özgürleşme sürecidir. Her yeni bilgi, insanı biraz daha özgür, biraz daha bilinçli yapar.
Öğrenme ve Sorumluluk: Bilgiyle Eylem Arasındaki Bağ
Bilmek, beraberinde bir sorumluluk getirir. Öğrendikten sonra eyleme geçmemek, bir başka öğrenme günahıdır. Eğitimciler sık sık şu ikilemi yaşar: öğrenciler bilgiyle donanır, ama bu bilgiyi yaşamlarına taşımakta zorlanırlar. Oysa bilgi, eyleme dönüşmediği sürece anlamını yitirir.
Bu açıdan bakıldığında, en büyük günah, bildiğini uygulamamaktır. Çünkü eylemsiz bilgi, sadece zihinsel bir yük haline gelir. Gerçek öğrenme, davranışa dönüşendir; insanı ve toplumu dönüştürendir.
Bireysel Dönüşüm: Kendini Bilmemek de Bir Günah mıdır?
Antik çağ filozofları “Kendini bil” derken aslında bir öğrenme çağrısı yapıyorlardı. Kendini bilmek, içsel bir öğrenme sürecidir. Kendi zayıflıklarını, potansiyellerini, önyargılarını tanımak, bireyin olgunlaşmasının temelidir.
Kendini tanımayan insan, başkalarını da anlayamaz. Bu nedenle, kendini öğrenmemek de bir tür günah sayılabilir. Çünkü bu, insanın hem kendi gelişimine hem de toplumsal uyuma ket vurması anlamına gelir.
Sonuç: Öğrenmeyi Reddetmek En Büyük Günah
Eğitimcinin gözünden bakıldığında, dünyanın en büyük günahı öğrenmeyi reddetmektir. Çünkü öğrenmeyi reddetmek, gelişimi reddetmektir. Cehaleti korumak, insanlığın ilerleyişine karşı durmaktır.
Bugünün öğrencisi de, öğretmeni de, ebeveyni de bu soruyla yüzleşmelidir: “Ben gerçekten öğrenmeye açık mıyım, yoksa konfor alanımın içinde güvenle mi kalıyorum?”
Her birey, bu soruya samimiyetle cevap verdiğinde öğrenme yeniden doğar. Çünkü öğrenmek, sadece aklın değil, vicdanın da eylemidir. Dünyanın en büyük günahı nedir?
Cevap basit ama derindir: Öğrenmemek, bildiğini paylaşmamak ve bildiğini yaşamamak.