Yenen Toprak Nedir? Bir Tık Derine İniyoruz
Yenen toprak… Bu terimi belki bir yerde duymuşsunuzdur, belki de hiç duymamışsınızdır. Ama hayatın içinde, hepimizin bir şekilde karşılaştığı ve pek de farkına varmadığımız bir şey. Hani, bazen hiç anlamadığımız ama tüm hayatımıza dokunan o garip kavramlar vardır ya, işte tam da öyle bir şey. Yenen toprak nedir, sorusunun peşinden gitmek istedim. Çünkü gerçekten de, bu terimle ilk karşılaştığımda, “Yenen toprak mı? Nasıl yenir ki toprak?” diye düşündüm. Ama aslında, “yemek” gibi somut bir şeyden değil, daha derin bir anlamdan bahsediyoruz.
Yenen Toprak: Aslında Ne Demek?
Yenen toprak, kelime olarak biraz garip gelebilir. Biraz “yok artık” dedirtebilir. Ama öyle değil. “Yenen toprak” aslında, yerel halk arasında, toprakla ilgili bir olayı anlatan bir terim. Bu, toprağın insan tarafından işlenmesi, belirli bir şekilde kullanılması ve nihayetinde yerleşim alanlarının oluşması gibi olaylarla ilişkilendirilir. İnsanlar, toprağı kullanırken, onu bir anlamda “yer” ve “yiyen” varlıklar olarak düşünürler. O yüzden de “yenmiş toprak” terimi, toprakta oluşan değişim ve insan müdahalesi ile ilgilidir.
Bu tabir, aslında toprağın gücünü, insanların ona nasıl etki ettiğini ve dolayısıyla çevremizdeki doğal dengeyi anlatmak için kullanılır. İnsanlar, tarım ve inşaat gibi faaliyetlerle toprağı şekillendirirken, bir bakıma “yiyorlar” onu. Ama gerçekten de, toprak yiyebilir mi? Tabii ki fiziksel olarak değil. Ama metaforik olarak, evet, insanlar toprağı alıp kullanırken, ona sahip çıkıp onu farklı şekillerde tüketiyorlar. Böyle düşündüğümüzde, bu kelime çok daha anlamlı hale geliyor.
Yenen Toprağın Geçmişi
Geçmişte, toprak daha kutsal bir anlam taşıyordu. Ziraat toplumlarında, toprağa saygı göstermek çok önemliydi. Tarımın temellerinin atıldığı bu toplumlarda, toprak sadece bir varlık değil, aynı zamanda bir hayat kaynağıydı. İnsanlar, toprağı çalıştırırken ona özen gösteriyor, verim almak için sürekli uğraşıyorlardı. Ama ne yazık ki, bu anlayış zamanla değişti. Toprak artık bir şeyin üzerinde yaşadığımız değil, “üzerine inşa ettiğimiz” bir şeye dönüştü. İnsanlar, tarlalar yerine betonlar dökmeye başladıkça, toprakla olan ilişki de değişmeye başladı.
Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde, toprağın değerini kaybettiğini görür olduk. Mesela, İstanbul’da yaşıyorum. Hani, her yıl yeni bir inşaat alanı, yeni bir alışveriş merkezi ve yeni bir yüksek bina ile karşılaşıyoruz. İnsanlar bir şekilde “toprağı yiyor” ve yerine bir şeyler inşa ediyor. Ama bunu yaparken, aslında toprakla olan ilişkimizi unutuyoruz. Biz onu sadece bir malzeme olarak görüyoruz, ama toprak da bir canlı gibi, ekosisteminin parçası.
Bugün Yenen Toprak: Hepimiz Biraz Suçluyuz
Bugüne gelirsek, “yenen toprak” kavramı, daha çok çevre kirliliği ve doğa tahribatı ile ilişkilendiriliyor. Hani, “toprağı yemeye” devam ettiğimizde ne oluyor? Şehirleşme, tarım alanlarının daralması ve doğanın dengesinin bozulması gibi sonuçlarla karşılaşıyoruz. Çoğumuz, işimiz gereği ofislerde oturuyoruz, ama birçoğumuz da sadece yaşam alanımızı genişletmeye odaklanıyoruz. Sonuçta, “yenen toprak”la birlikte, doğal dengeyi bozuyoruz. Hadi, bunu daha netleştirelim. Düşünsenize, toprağa sürekli inşa ediyoruz, ama bir yandan da doğal kaynaklarımız tükeniyor. Su kaynakları azalıyor, biyolojik çeşitlilik kayboluyor, kısacası doğal dengeyi tehdit ediyoruz.
Herkesin düşündüğü kadar farkında olduğu söylenemez belki, ama her beton döküldüğünde, her yeni inşaat alanı açıldığında, biraz daha “yenen toprak” yaratıyoruz. Bu, bir bakıma evrimsel bir süreç değil mi? Kendi yarattığımız çevresel tahribat, sadece yaşadığımız çevreyi değil, uzun vadede tüm ekosistemleri de etkiliyor. O yüzden, toprağı “yemek” yerine, ona gerçekten değer vermeyi öğrenmeliyiz. Birçok insan her gün toprağı kullanıyor ama ne kadar kıymetli olduğunu unutuyor.
Yenen Toprağın Geleceği: Ne Olacak?
Yenen toprağın geleceği hakkında ne düşünüyoruz? Hani, ne olacak, her şey betonla kaplanacak mı? Yoksa insanlar toprağın kıymetini bir gün anlayacak mı? Gerçekten de, toprağın geleceği, bizim ona olan bakış açımıza ve bu konuda ne kadar sorumlu davrandığımıza bağlı. Eğer bu şekilde devam edersek, bir noktada toprağımızın “yenmesi” o kadar ileri gidecek ki, belki de yaşam alanımızı kaybedeceğiz. Hangi şehirde yaşıyor olursak olalım, toprağın kaybolması, bizi bir şekilde etkileyecek.
Çünkü toprağa saygı göstermek, sadece doğaya değil, kendi geleceğimize de saygı göstermek demek. Bu bağlamda, toprağın değerini anlamadan, gelecekte yaşamamız mümkün olmayacak gibi görünüyor. Belki de bu yüzden, toprağa “yenmiş” derken, aslında kendi geleceğimize bir anlamda “yenmiş” diyoruz. O yüzden, bu soruyu sormak gerekiyor: Gelecekte, toprağa olan tutumumuzu değiştirme şansımız olacak mı? Ya da bu kadar geç mi kaldık?