Köfte Yaparken Soğanın Suyu Sıkılır mı?
Her şey, o eski taş duvarların gölgesinde, mutfakta geçen sabahın bir saatine dayanıyor. Annemle birlikte, o kadar çok yıl geçti ki, köfte yaparken usul usul sohbetler ettik; yılların getirdiği bir alışkanlıkla. Bazen farkında bile olmadan öyle derin konuşmalar yapardık ki, soğanın suyu akarken aslında içimizdeki gizli suyu da dökmüş olurduk.
Herkesin mutfağa dair bir hikâyesi vardır, değil mi? İşte, köfteyi, soğanın suyunu ve annemin sabırla bana öğretirken nasıl sabırla dans ettiğini anlatırken, belki siz de o eski kokuyu alır, bir yudum hüzünle yüreğinizi ısıtacak bir şeyler bulabilirsiniz.
—
Bir Adam ve Bir Kadın: İki Farklı Dünya, Bir Köfte Tarifi
Erkeğin bakış açısını hayal edin…
Mehmet, işte bugün mutfakta olma kararı almış bir adam. Ama onun mutfakta işi hızla bitirme telaşı var. Bunu annesinden öğrenmişti. Kolay olmalı. Hem nedir ki; köfte yapmanın tek kuralı kıymayı karıştırıp şekil vermek değil mi? Soğanı rendele, ekle, tuzu, baharatı kat… Sonra işte; hızlıca pişer ve sonuç harika olur. Ama ne kadar hızlı olursa, o kadar iyi diye düşünüyordu.
Ancak bir şey vardı. Soğanı rendelediği anda, gözlerinden süzülen yaşlar gibi, soğanın suyu her yere sıçradı. Hani, mutfakta bir şeyi başarmışken beklenmedik bir şeyin “bütün planı bozması” gibi bir şey bu. “Köfteyi zaten pişiririm, ama soğanın suyu ne olacak?” diye mırıldandı.
İşte, erkeklerin çoğu, meseleye böyle yaklaşır. Hedeflerine odaklanırlar ve her şeyi bir strateji ile çözmeyi düşünürler. Ama köfteye dair “soğanın suyu” meselesi, planı çökertmek gibi gelir onlara.
Kadınların bakış açısı ise daha farklı…
Zeynep, annesinin mutfağındaki herkesin “gizli tarifleri” olduğunu bilir. Herkesin bir sırrı vardır: bazıları karışıma “az tuz”, bazıları “fazla sarımsak” koyar. Kadınlar, yemek yaparken sadece bir yemeği hazırlamaktan fazlasını yaparlar; bir hikâye oluştururlar, bir ruh bırakırlar. Zeynep de köfteyi hazırlarken, annesinin her hareketini dikkatle izlerdi. Soğanı rendeleyip, suyu sıkarken, her bir damlasını dikkatle, sevgiyle sıkıyordu. Her bir damla, o mutfakta geçirdiği yılların, küçük hatıralarının, o yemeklerin taşıdığı tüm anlamların bir parçasıydı.
Soğanın suyu akarken, Zeynep sadece mutfakla değil, aynı zamanda geçmişiyle de iletişim halindeydi. Hem bir adım ilerler, hem de geçmişin her anısını bir köfte topunda buluştururdu. Kadınların bu süreçteki empatik ve ilişkisel bakış açıları, yemek yapmayı bir sanata dönüştürürdü.
—
Suyu Sıkmak, Sadece Fiziksel Bir İşlem Mi?
Aslında bu soruya tek bir cevap yok, değil mi? “Köfte yaparken soğanın suyu sıkılır mı?” sorusu çok daha derin bir anlam taşır.
Soğanın suyunu sıkmak, sadece bir mutfak tekniği değil; bir arınma ritüelidir de diyebiliriz. Zeynep’in soğanın suyunu sıkarken, o suyu sadece köftelerin içinde değil, ruhunun içinde de sıkıyordu. Her bir damla, dertlerin, geçmişin, anıların, anlık mutlulukların karışımıydı. Kadınlar mutfağa girip bir şeyler hazırlar, ama aslında içeride bir dünya yaratırlar.
Mehmet’in bakış açısında ise, “bunu yapmalıyım, çabuk bitsin” düşüncesi hakimdi. Ama belki de soğanın suyu, “düşünmeden yapılan” bir şeyin aslında ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyordu ona.
Köftenin tarifi evet basitti: Soğanı rendele, ekle, karıştır, şekil ver ve pişir. Ama işin içine sevgi, özen ve o “gizli dokunuş” girdiğinde, bir yemeğin anlamı büyür. Soğanın suyu bile, o mutfak sohbetinin bir parçasıydı.
—
Bir Duygu, Bir Tat, Bir Hatıra
Zeynep, soğanı sıktığında, her bir damla su, adeta yıllardır biriktirdiği duyguları aktarıyordu. O suyun içinde, geçmişin en güzel anıları vardı: Annemin gülen yüzü, kardeşimin mutfakta yardımlaşan elleri, babamın sofrada oturup ilk lokmasını yediği anlar. O anlar her zaman soğanın suyunda birikti, her seferinde yemek masasına dağılır, birlikte yapılan sofralarda hayat buldu.
Mehmet, bu sefer farklı düşünmeye başladı. “Soğanın suyu sıkılır mı?” sorusunun cevabı aslında şuydu: Bazen hayat, gördüğümüz kadar düz değildir. Her şey, küçük bir dokunuşla derinleşir. Ve belki de köfteyi yaparken, soğanın suyu sadece mutfakta değil, kalbinde de sıkılır.
—
Sonuç olarak, her mutfak, her yemek, her yemek yapma şekli bir duygudur. Köfte yaparken soğanın suyu sıkılabilir, ama asıl önemli olan bu anın içinde geçirilen duygulardır. Eğer siz de bu hikâyeye biraz daha dokunduktan sonra kendi köftenizi yaparken hatırladığınız o anları bizimle paylaşmak isterseniz, yorum kısmında buluşalım. Kendi mutfak hikâyenizi yazın, belki biraz Zeynep’in, belki biraz Mehmet’in kalbine dokunarak.